Skip to main content

Mutlu olup olmadığımızı nasıl bilebiliriz ? | Mutluluk 12


Herkese merhaba! Mutluluk podkastına hoşgeldiniz. Ben Ayfer.
Hazırladığım bu podkastın konusu mutlu olmanın yolları ile ilgili. Peki, mutlu olup olmadığımızı nasıl bilebiliriz?
İlk duyduğumuzda bu saçma bir soru gibi görünebilir ancak bugün mutluluğun ne olduğunu ve mutlu olup olmadığımızı nasıl bilebileceğimizi keşfedeceğiz. Eminim ki hepimiz mutlu olduğunu söyleyen insanlarla karşılaşmışız ve onların hayatlarına ve diğer insanlara nasıl davrandıklarını gördüğümüzde mutlu olmadıklarını düşünmüşüzdür. Evet bu kişiler mutlu olduklarını söylüyorlar, ama bu insanlar hiç de mutluya benzemiyorlar.
Ancak, bunun diğer insanları yargılamakla ilgili olmasını istemiyorum. Bu kesinlikle mutluluğa giden yol değil. Ancak mutlu olmakla mutlu olmamak arasındaki farkı tarif etmeye çalışıyorum.
Çalıştığım dönemlerin birinde çok farklı insanla çalışma şansım oldu. Onlarla görüşmeler yapıyor ve geçmişleriyle ilgili bilgi topluyordum. Neden burada olduklarını ve hangi konuda ayrdıma ihtiyaçları olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu deneyim benim için gerçekten aydınlatıcı olmuştu. Her biri benimle hikayelerini paylaşıyordu ve paylaştıkları hikayeler karanlıktı. Kimi sokakta yaşıyordu evsizdi, kimisi hapishaneden yeni çıkmıştı veya alkolik ya da uyuşturucusu bağımlısıydılar. Özellikle içinde bulunduğumuz sosyal hayat düşünüldüğünde hayatlarının en dip noktasına vurmuşlardı. Bu kişilerin pişmanlıklarla dolu olduklarını ya da çok üzgün olduklarını düşünürdüm. Şimdiye kadar tırnak içinde söylüyorum daha normal insanlarla görüşmüştüm. Ve bu kişiler bir şeylerin istediği gibi gitmemesine sebep olan nedenlerle geliyorlardı. Yaptıkları şeylerin veya davranışlarına sahip çıkmıyor, bunun sorumluluğunu almıyorlardı. Ancak bu bahsettiğim dönemde görüşmeler yaptığım kişilerin de orada bulunmak için oldukça geçerli sebepleri vardı. Buna bahane demek istemiyorum ancak hepsinin hayatlarının bu şekilde gitmesine yol açan sebepleri vardı. Ve yine benzer bir şekilde bu kişiler de davranışlarının sorumluluğunu almıyorlardı. Onlar ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını düşünüyorlardı. Bu deneyimle beraber zaman içerisinde şunu öğrendim: Hepimiz her şeyin yolunda gittiğine, mutlu olduğumuza ya da hayatın sadece iyi gittiğine dair kendimizi kandırma yeteneği var. Aslında insanların bir şeylerin nasıl gittiğini her zaman doğru şekilde değerlendiremediğini gördüğüm.
Bu yüzden bugün dürüstçe kendimize soracağız: Biz mutlu muyuz? Ben mutlu muyum? Ve bu değerlendirme yaparken dikkat edilmesi gereken iki kilit faktör var. Bunun ilki bağımlılıklar: Eğer bir şeye bağımlıysak, ne kadar mutlu olduğumuzu ya da olmadığımızı bilmenin bir yolu yok. Bu tıpkı fiziksel acı gibi. Eğer inanılmaz bir acınız varsa ve yeteri kadar morfin alırsanız tıpkı profesyonel futbolcular gibi acıdan kurtulup oyuna geri dönebilirsiniz. Bu süreçte bu oyun bitene kadar tabii eğer daha fazla morfin almazsanız acısız oyununuzu oynayabilirsiniz. Duygularda tıpkı böyle.. Birçok insan duygusal ağrı kesicilere ve bağımlılıklara yöneliyor. Bunun sonucunda da aslında nasıl hissettiklerine dair hiçbir fikirleri olmuyor. Mutlaka karşılaşmışsınızdır, alkollerini ya da uyuşturucularını aldıkları müddetçe birçok kişi iyi hissedecektir. Ne kadar kötü deneyimler yaşarsa yaşasınlar kendilerini tırnak içinde söylüyorum ‘iyi’ hissedecekler. Ancak tabii ki bu insanlar mutlu değiller ve genelde bu kişiler için üzülürüz. Peki bu bizim için de geçerli mi?
Akşam eve geldiğimiz bir kadeh şarap içmeye ihtiyaç duyuyor muyuz? Veya günde dört beş saatimizi televizyon seyrederek ve düşüncelerimizden kurtulmak için harcıyor muyuz? Depresyonda olduğumuz ve daha iyi hissetmek istediğimiz için doktora gidip ilaç kullanma ihtiyacı duyuyor muyuz? Eğer öyleyse, mutlu olup olmadığımızı tam olarak değerlendiremeyiz. Çünkü tüm bu ağrı kesiciler bizim gerçek duygularımızı maskeliyor.
Bu konuda önerebileceğim şöyle bir şey var: Kısa bir inzivaya çekilin . Herkesten uzak olduğunuz,  yanınızda kitap ya da telefon gibi bir şey götürmediğiniz bir geri çekilme olsun. Ve günde bir kez kısa süreliğine de olsa bunu yapmaya çalışın. Ve yanınızda hiçbir şey olmadan nasıl odluğunuza/nasıl hissettiğinize bakın. Eğer iyi değilseniz, kendinizi kötü hissediyorsanız bu bağımlılığınız olduğu ve tam anlamıyla mutlu olmadığınız anlamına gelir. Eğer bir şeye ihtiyacınız varsa, bu eşiniz olabilir, çocuklarınız olabilir, spor olabilir ya da işiniz olabilir. Yani sahip olmak zorunda olduğunuzu yoksa mutsuz olacağınızı düşündüğünüz her ne varsa bu sizin bağlılıklarınızdır. Ve bir şeye böyle bağlıysanız, mutlu olabileceğiniz en en üst seviyede mutlu olma imkanınız olmayacaktır. Tüm bunlar kafanızı kurcalamış olabilir. Çünü bir insann birbirinden farklı bir çok bağlığı ya da bağımlılıkları var.
Bir başka bağlılık ise inançlarımız olabilir. Bazen inandığımız şeye mutlu olmamak pahasına inanmaya devam ederiz. Şöyle düşünebiliriz. ‘Bu hayatta mutsuzum ancak gelecek hayatımda mutlu olacağım. Bu yüzden şu an mutsuz olmamın hiçbir önemi yok.’ Bu tarz bir düşünce veya yaklaşım terörizm gibi berbat olaylara dahi yol açabilir. Bu tabii ki ekstrem bir durum gibi görünebilir bizim için ancak en iyi ihtimalle bizim olduğumuz yerde kalmamıza sebep olabiliriz. Çünkü ideolojimize düşüncemze o kadar bağlanırız ki mutlu olmamızın bir önemi yoktur veya mutlu olmaya çalışmayız bile. Dolayısıyla düşüncelerimize inançlarımıza da körü körüne bağlanmak ve bağımlı olmak bize yardımcı olmayacaktır. Bu sadece dini inanç olmak zorunda değil, bu mutluluğu ertelemek ile ilgili. ‘bir gün mutlu olacağım elbette’ gibi bir inançta olabilir.
Diyelim ki mutlu olmaya istekliyiz. Bunu nasıl başarabiliriz ya da nasıl mutlu olduğumuzdan nasıl emin olabiliriz. Yani kendimizi kandırmadan nasıl gerçek anlamda mutlu olabiliriz. Bunun için yapmamız gereken en önemli şeylerden bir tanesi bağımlılıklarımızda kurtulmaktır. Ancak, bazıları o kadar belirsiz ki bu şeylere bağımlı olduğumuzun farkında bile olmayabiliriz.
Mutlu olup olmadığımızı nasıl bilebilirizin cevabıysa şu: Ne olursa olsun, başımıza ne gelirse gelsin eğer huzurluysak bu mutlu olduğumuz anlamına da gelir. İşimizi kaybedersek, sevdiklerimiz hasta olursa ne olursa olsun, ben hiçbir şeye bağımlı değilim ve ben huzurluyum diyebilmemiz mutlu olduğumuz anlamına gelir.
Gün boyunca belli başlı şeyleri yapmadığınızda kendinizi gözlemleyin. Nasıl hissettiğinize bakın ve eğer bir değişiklik fark ederseniz bu değişikliğe nasıl tepki verdiğinizi gözlemleyin. Kısacası mutlu olup olmadığımızı anlamak çok da zor değil. Kendinize sadece ben huzurlu muyum? Diye sorun. Zihnim sakin sessiz mi? Hayatımın tadını çıkarabiliyor iyi zaman geçirebiliyor muyum?
Hayatı bir ziyafet olarak düşünün. Çok açsınız, odaya giriyorsunuz ve karşınızda çeşit çeşit bir sürü yiyecek var. Karşınızda çok fazla seçenek var. Hayatta böyle. Hayat değişiyor ve biz hayatla beraber aktığımız, onun tadını çıkarttığımız ve hayatı kabul ettiğimiz ve hayatın bize getirdikleri ne olursa olsun, onları kabul ettiğimiz müddetçe mutlu olabiliriz. Her podkastta söylediğim gibi hayat var olanı kabul etmek ve var olanı sevmekle ilgili. Hayat değişkendir. Kendinizi sürekli mutsuz hissediyorsanız kendinize dönüp bakın ve neyi değiştirmem gerekiyor diye kendinize sorun. Hangi bağımlılığğım bağlılığım üzerine çalışmam gerekiyor. Sürekli ve sabit bir şekilde mutlu olmak mümkün. Bu çalışma gerektiriyor. Bu podkastta bununla ilgili: Mutlu ve huzurlu bir hayatı yaşamayı öğrenmekle ilgili. Hayatla beraber akmak çok önemli, hayatla beraber ve hatta türbülanslarla beraber akmak çok önemli.
Özetle,bağımlılıklarınızdan kurtulun özellikle sizin için zararlı olanlardan başlayın. Diğer kişileriyse yargılamayın kendinize bakın ve kendinizle ilgilenin. Bunlardan kurtulduğunuzda kendinize tekrar sorun ben mutlu muyum? Gün boyunca huzurlu hissediyor muyum? Ve eğer bir şeylet dünyamızı sarsabiliyorsa, değişiklikler yapmak için çalışalım. Bu duruma yönelik durumu değiştirmeye yönelik değişiklikler olmak zorunda değil. Bu daha çok kendimiz içinde/ düşünce dünyamızda değişiklikler yapmakla ilgili. Nasıl değişiklikler yaparsak –hayat bize ne getirirse getirsin yaptığımız değişiklikler sonucunda her zaman ve hala mutlu ve huzurlu olacağız.
Var olanı kabul edin, var olanı sevin.

Çokça değinildiği için bu noktada maddelere/eşyalara/insanlara/düşüncelerimize ya da sahip olduğumuz ne varsa bağlı olmamaktan bahsetmek istiyorum. Tahmin ediyorum ki birçoğumuz için bu anlaşılması güç olabilir. Ya da içinizden bu doğru değil buna katılmıyorum diyebilirsiniz. Çünkü alkol ve uyuşturucu gibi şeylerden bahsettiğimizde evet bunlara bağımlılığın kotu bir şey olduğunu mutluluğumuzu etkileyeceğini anlayabiliyoruz. Ama sevdiğimiz insanlara, ise bağımlı olmak kulağa alışılmadık geliyor. Ama su ayrımı yapmak önemli, bir şeyi sevmemiz o şeylere bağımlı olmamız anlamına gelmez. Bir şeylere bağımlı olmamak onları umursamamak anlamında gelmez. Bunun asil anlamı sudur. Bizler düşüncelere, maddelere veya insanlara tutunmamaliyiz, var olmak için mutlu olmak için onlara ihtiyaç duymamlayız. Bu bizim hayatin kaynağını sevgimiz ve başımıza gelenleri ya da kaybettiklerimizi kabul edebilmemiz anlamına gelir. Bu oldukça önemli- çünkü hayatta daha önce de söylediğim gibi her şey geçici. Bugün sahip olduğumuz şeyleri yarın kaybedebiliriz. Bu bir boş vermişlik ya da umursamazlık değil. Bu sadece hayatı bu gerçekliğiyle kabul etmektir. Sahip olduklarımıza şükretmek kadar sahip olduklarımızı kaybedebileceğimizi de kabullenmek oldukça önemli.

Dinlediğiniz bölümler DR. Robert Puff’ın Happiness Podcastından yola çıakrak hazırlanmıştır.
Eğer Dr. Robert Puff’ın podcastları, blogları ya da kitapları hakkında ya da benim hakkımda daha fazla şey öğrenmek isterseniz açıklamadaki linklere tıklayabilirsiniz.
Bir daha ki bölümde görüşmek üzere

Comments

Popular posts from this blog

Mutluluk6 Agatistlik, Hayatımızı Yaşamanın En İyi Yolu

Mutluluk podcastına hoş geldiniz. Ben Ayfer. Tüm bölümler Dr. Robert Puff’ın Happiness podcastından yola çıkarak hazırlanmaktadır. İçerik kendisine ait olup, bu podcasttan direk olarak çevrilerek hazırlanmıştır. Yaklaşık 3 sene önce 14 yıl boyunca kullandığım arabamı satmaya karar verdim. Çok fazla yol yapmıştı. Hala çalışıyordu ama tabii ki mükemmel bir şekilde değil. Artık yeni bir araba almamın vakti gelmişti. Aldığım arabayı çok uzun süre kullanmaya meyilli olduğum için gerçekten istediğim bir araba almak istiyordum. İstediğim model hem elektrik hem de benzinle çalışan bir modeldi ama hala üretim aşamasındaydı. Ama 14 sene sonra yeni bir arabaya ihtiyacım vardı. Bu yüzden bir süreliğine kullanmak üzere bir araç kiralamaya karar verdim. Bu sayede 3 senenin sonunda istediğim arabayı satın alabilirdim. Ama bu şekilde araba kiraladığınızda, arabayla çok fazla yol yapmamanız gerekmektedir. Ama işim nedeniyle araba çok fazla yol yapıyordu. Bu yüzden eşimle arabalarımızı değiştirm

Bits and tips to be happy or even much happier at work

Imagine you are not happy at work. Probably, all the trouble would already begin on Sunday afternoon: “I don´t want to woooork :((.`Not being able to enjoy the last day of the weekend because of the stress `Monday` causes. Then, in the morning you would shuffle to get to the work. You would not be able to focus, you would maybe do your work cursory and you would just count down the hours. Does not sound very nice, right? Maybe you already experience these things or you are happy but you want to be much happier. Well, there are some solutions to help you to achieve this! There are many articles on this hot topic and of course many suggestions on how to increase your level of happiness at work. Here is a summary of some suggestions that would make you feel happy or happier: Use the last five minutes: I am pretty sure, most of you heard about this “making the bed in the morning” thing. When you do that, you feel much nicer when you are back home, right? So, you need s