Mutluluk podcastına hoş geldiniz. Ben Ayfer. Tüm bölümler
Dr. Robert Puff’ın Happiness podcastından yola çıkarak hazırlanmaktadır. İçerik
kendisine ait olup, bu podcasttan direk olarak çevrilerek hazırlanmıştır.
İşte bu da bu podcastın konusu. Kötü şeyler olduğunda ne
yapıyoruz? Eşim ve ben bu yüzden tartışabilirdik, kiralık arabamız ve diğer
araba için yapmak zorunda olduğumuz ekstra ödemeler yüzünden mutsuz olabilirdik,
bu olay bizim mutlu olmamıza engel olabilirdi. Ama olmadı. Tabii ki arabayı
tamir ettirmek için para harcamak zorunda olduğumuzdan hayal kırıklığına
uğramıştık ama hayatta böyle şeyler olur.
Ve o da ben de bunu biliyoruz. Dolayısıyla bunun üstesinden geldik,
hayatımıza devam ettik ve arabayı tamir ettirdik. Eşim arabayı tamire götürdüğünde
tamirci, arabayı satıp satmayacağımızı sordu. Aracın kiralık olduğunu öğrendikten
sonra, bize birçok kişinin arabayı geri verme zamanları geldiğinde arabayı
satın alıp tekrar sattığını söyledi. Bu bizim kiraladığımız ilk arabaydı ve biz
böyle bir şey bilmiyorduk. Bunu araştırdım ve kiralık aracın satın alma fiyatının
aslında arabanın değerinden çok daha düşük olduğunu gördüm. Sonuçta bu aracı
satın aldık ve şimdi de bu arabayı satma sürecindeyim. Bu hikâyede belirgin bir
mesaj var:
Hayatta olan şey nedir? Bazen kötü şeyler olur hayatta.
Bunlara karşı nasıl tavır alacağımız konusundaysa 3 seçeneğimiz vardır: İlk
olarak karamsar, negatif ve üzgün olabiliriz ki bunu birçok kişinin yaptığını
düşünüyorum. Onlar sadece olumsuzluk üzerine yoğunlaşıyorlar ve bu da onları
üzgün ve mutsuz yapıyor. Hayatlarının iyi gitmesine engel oluyor. Tabii ki bunu
önermiyorum. Yine oldukça yaygın olan bir seçenek de iyimser olmak. Her şey iyi
olacak, her şey harika. Bu tutum tabi iki zihinsel sağlık için karamsar olmaktan
çok daha iyi bir yaklaşım. İyimser olduğumuzda var olan şeyleri daha parlak bir
açıdan görmemiz mümkün oluyor. Ama bunun tehlikesi duygularımızı hissetmiyor
oluşumuzdur. Kötü bir şey olduğunda bunu hissetmek önemli. Arabayla ilgili bu
deneyimi yaşadığımız da tabii ki hayal kırıklığına uğramıştım ve aslında bir
gün önce gayet ii durumda olan bu arabayı tamir ettirmek için bu parayı
harcamak istemiyordum. Ama bu oldu. Ve
kendime bu hayal kırıklığını hissetmek için izin verdim. Bunun acısını eşimden
çıkartmadım ama hayal kırıklığımı, üzüntümü yaşamam izin verdim ve sonrasında boş
verdim.
Yapmamız gereken bu duygularımızı hissetmeli ve kaldığımız
yerden hayata devam etmeliyiz. 3. Yol ise ki bu benim önerdiğim yol
agatistliktir. Agatist olan kişi uzun vadede har şeyin her olan, iyi bir şeye
yol açacağına inanan kişidir. Tekrar örneğimize dönecek olursak, tabii ki araba
kazasıyla ilgili mutlu değildim ama üzüntümü hissettim ve sonrasında
aldırmadım. Sonunda ise durum oldukça iyi bir şekilde sonuçlandı. Eğer eşim bu
kazayı yapmamış olsaydı, arabayı geri çevirecektik ve arabayı elimizde tutup
satma imkanımız olmayacaktı.
Ve asıl konumuz mutluluğa gelince bu yaklaşım hayatı yaşamak
için harika bir yol. Olayların ansıl sonuçlanacağını ya da nelere yol açacağını
bilemeyiz bu yüzden duygularımızı hisseder, diğerlerine karşı nazik olur ve
sonrasında artık aldırmayız. Ardından olanları izleriz. Çünkü bazen hatta çoğu zaman hatta her zaman diyebilirim
bu yine de tabii ki sizin deneyiminizle ilgili, her şey iyi bir şekilde
sonuçlanıyor. Dersimizi alıyoruz, büyüyoruz.
Agatistik yaklaşımını benimsedikçe olan şeylerin iyi bir
sonuca dönüşeceğini düşünürüz. Sonunda, tahmin edin, evet olaylar iyi bir
sonuca dönüşüyor. Olaylar bu şekilde sonuçlanmaya meyillidir.
Yaşadığım deneyimin benim için en kadar kötü olduğunu
bilmiyorsunuz, ne kadar berbat hissettiğimi bilmiyorsunuz, çocuğumun ölümü,
yaşadığım boşama nasıl iyi şekilde sonuçlanabilir diyebilirsiniz.
Biliyorum ki başımıza gelen özellikle bazı şeyler çok berbat
görülebilir ama hayat bize bunları getiriyor ve böyle trajedilerden/facialardan
muaf olmak hayatı kurallarından değil. Bazen gerçekten de çok çok kötü şeyler
yaşıyoruz. Ama bu hayatımızın bittiği veya havluyu atıp vazgeçmemiz gerektiği
anlamına gelmez. Eğer dişimizi sıkıp gerçekten kendimizi bırakmamalıyız. bu
tıpkı karanlık gibi. Karanlığın en güçlü olduğu andan sonra güneş doğra ve her
şey daha iyi olmaya başlar.
Bir danışanım var. Bu podcastı dinleyen hiç kimsenin ondan
daha zor bir hayat geçirmiş olabileceğini hayale demiyorum. Berbat bir hayat
yaşadı ve bunu gerçekten kastediyorum. İçinde olabileceğiniz en berbat filmi,
korku filmini düşünün. Onun hayatı bundan da kötüydü. Ve bu hayatı yaşamak
zorundaydı ama bana geldi beraber olanlar üstüne çalıştık ve şimdi o tanıdığım
en bilge ve tanıdığım içsel güzelliğe en çok sahip olan kişi. Ve artık o da
hayatının olumlu bir şekle dönüştüğünü kabul ediyor. İnanılmaz bir kaderi var ve çok derin bir insan.
Gelişimi, başarısı ve yolculuğu ve kapkaranlık bir hayatın üstesinden
gelmesiyle şu an çok sayıda insana kendi hikâyesiyle ulaşıyor.
Önemli olan olanlar hakkında nasıl düşündüğümüz. Tabii ki
amacımız içinde bulunduğumuz anda yaşamak ve bu yolculuktan keyif almak. Ve zor
zamanlar geçirdiğimiz zamanlar, vazgeçememek, umuda sahip olmak ve uzun vadede
başımıza gelenin iyi bir şekilde sonuçlanacağını ummalıyız. Bunun nasıl
olacağını bilmeyebiliriz. Ama kendimizi bırakmamalı ve vazgeçmemeliyiz. Bu
benim kiralık arabam gibi. Eşimin başka bir arabaya çarpmasının iyi hiçbir yanı
yok. Ama sonunda bu iyi bir şekilde sonuçlandı. Berbat bir hayat yaşayan
danışanım bu karanlık deneyimleri yaşamasaydı şimdi olduğu kadar içten bir
insana dönüşemezdi ve bu kadar çok insana ulaşmazdı.
Böyle şeylerin olmasını istemediğimi bilmenizi isterim,
hepimiz için sadece mutlu hayatların olmasını istiyorum. Ama kötü şeyler
olduğunda tıpkı yüzde dokan dokuz nokta dokuzumuzun başına geldiği gibi
yapabileceğimiz şey agatist olmaktır. Sonunda olanların iyi bir şeye
dönüşeceğini inanmaktır.
Bundan ders çıkarabilirim, olgunlaşabilirim ya da bu olumlu
bir şeyle sonuçlanabilir.
Hayata agatist yaklaşımı oldukça seviyorum çünkü bu yaklaşım
duygularımızı hissetmemize izin veriyor ama orada takılıp kalmamızı da önlüyor.
Veya tam tersi duygularımız yokmuş gibi davranmamıza da engel oluyor. Önce
duygularımızı hissetmek sonrada hayatımızı yaşamaya devam etmek oldukça iyi. Bu
ikisini de yapmalıyız ve agatist yaklaşım bunu yapmamızı sağlıyor. Ve içinde
bulunduğumuz anda yaşamak içinde bulunduğumuz zaman en kadar zor olursa olsun, hayatımızı
yaşamak için harika bir yol. Çünkü hayat ne kadar zorlayıcı olsa da daima etrafımızda
bizimle birlikte olan güzel bir şey vardır.
Var olanı kabul edin var olanı sevin.
Bu bölümü çevirirken ve üzerine çalışılan aklıma her işte
bir hayır vardı sözü geldi. Bunun agatistlikle oldukça paralel olduğunu
düşünüyorum. Bizler bu cümleyi söylemeye ya da duymaya çok alışığız ama bunu
duyarken ya da söylerken bu cümlenin gerekten farkında olalım. Duygularımızı
yaşadıktan sonra bu iyi bir şeye yol açacak ‘her işte bir hayır vardır.’ Demeyi
başaralım sadece sözde değil am bunu söylerken hissedebilelim de. Yaşadığımız
zorlukların içinde bu bazen oldukça zor oluyor çükü kendimizi yaşadığımız
acının içinde kaybedebiliyoruz. Ama daha önce de bahsedildiği gibi acımızı
yaşayalım ve sonra da bu iyi bir şekilde sonuçlanacak her işte bir hayır
vardır’ diyelim ve hayatımıza devam edelim.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
Eğer Dr. Robert Puff’ın podcastları, blogları ya da kitapları
hakkında ya da benim hakkımda daha fazla şey öğrenmek isterseniz açıklamadaki
linklere tıklayabilirsiniz.
Comments
Post a Comment